“İşsiz Gazeteciler” ne yapıyor, nasıl yaşıyorlar?
Gazeteci Faruk Bildirici, neden işten çıkarıldığını, sonrasında ne yaşadığını, medyadaki dönüşüm konusunda ne düşündüğünü 24 Saat’e anlattı
Nurdane Sağkan / ANKARA - Gazeteci Faruk Bildirici, medyadaki değişimi, işten çıkarılma gerekçesi, sonrasında yaşadıkları ve yaptıklarını 24 Saat’e anlattı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirip gazeteciliğe, Cumhuriyet'te başlayan Faruk Bildirici, sıkıyönetim, eğitim muhabirliği, siyasi parti ve parlamento muhabirliği yaptı. Bir süre Haber Müdürlüğü görevinde bulunduğu Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinden sonra Hürriyet'e geçti. Yaklaşık beş yıl Hürriyet Ankara Büro Şefi olarak görev yapan Bildirici, yazı dizileri hazırladı; portre yazıları kaleme aldı, araştırma kitapları yayınladı. “Anlatsam Roman Olur” başlığıyla Hürriyet gazetesinde gerçek yaşam öyküleri kaleme aldı, televizyon kanallarında programlar yaptı. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda üç dönem ders veren Bildirici, 19 Nisan 2010- 4 Mart 2019 tarihine kadar Hürriyet gazetesinin Okur Temsilciliği (Ombudsman) görevini yürüttü. Mayıs 2018’de Demirören Grubu, Hürriyet’i satın alınca 386 kişi işten çıkarıldı. İşine son verilen Bildirici, 4 Mart 2019’da yayımlanan veda yazısıyla Hürriyet’ten ayrıldı. Bildirici bir süre işsizliğin ardından CHP kontenjanından RTÜK Üyesi seçildi. 31 Ekim 2019 tarihinde RTÜK üyeliği düşürüldü. Bildirici, Hürriyet’te işten çıkarılma sürecinde yaşadıklarını 24 Saat Gazetesi’ne şöyle özetledi: “Gazeteciliğe katkı sağlamak, hataları düzeltmek, daha kaliteli gazetecilik için dokuz yıl Hürriyet’te okur ombudsmanlığı yaptım. Yazılarımda, meslek ilkelerini hatırlatan uyarılarda da bulunuyordum. 2018 Aralık ayı başında üç yazım kullanılmadı. Yayın politikaları, Saraydakileri mutlu etmek üzerine kurulmuş. Önceden sansür vardı, bugün sansür ve otosansür ikisi birden var. Korkunuz varsa sürekli geri çekilirsiniz, otosansürün sonu yok. Türkiye’de ne zaman özgür gazetecilik yapıldı ki? Demokrasi, gazeteciliğin oksijenidir o yoksa boğulursunuz. Demokrasi için mücadele ederiz, haksızlıklara karşı çıkarız.” Hürriyet’ten ayrıldıktan sonra mesleğiyle ilgili yaptıkları ve yapacakları konusunda da Bildirici, şunları açıkladı: “Yeni bir kitaba başladım. Okur Temsilcisi (ombudsman) olarak Hürriyet’te yaşadıklarımı, mücadelemi, deneyimlerimi kâğıda döküyorum. O dönemde medya ombudsmanlığı görevimi, kişisel olarak Kendi web sayfamda sürdürmeye karar verdim. Tamamen bağımsız ve tarafsız bir ‘medya ombudsmanlığı.’ Gazete, televizyon ve internet sitelerindeki gazetecilik yanlışları, eksikleri konusundaki değerlendirmelerimi yazacağım. Amacım mesleğime, basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına elimden geldiğince katkıda bulunmak. Gazeteciliği ilkeler açısından denetleyecek, hatırlatacak, uyaracak herhangi bir mekanizma yok. Gazetecilik umudumu korumaya çalışıyorum. Hayatımı canlandıran motivasyon kaynağı, yazmak. Bilgiye inanıyorum. Susmayacağım, konuşmaya devam edeceğim, nereyi bulursam orda yazacağım, kitap yazacağım. Çetin Altan’ın ‘Yazmak, şehvettir’ sözüne katılıyorum.” “Gazetecilik her zaman olacak, zaman ve mücadele gerekli” Bildirici, medyanın günümüzdeki durumuna ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’de medyada taraflılık alabildiğine arttı; habercilik evrensel çizgiden iyice uzaklaştı. Eskiden Türkiye’de kitle haberciliği vardı, evrensel gazetecilik bunu gerektirir ama şimdi kitle haberciliğinden söz edemiyoruz. Hep söylüyorum, medyanın gerçeği insanlara aktarması gerekir ama şu anda gerçeği aktarmak yerine maalesef siyasi iktidar ve diğer güç odaklarının tamamen aygıtı olmuş durumdalar. Güç odaklarını, kimi zaman iş insanlarını, kimi zaman şirketleri, kimi zaman siyasi iktidarı mutlu etmeye çalışıyorlar. Oysa bizim işimiz insanları, şirketleri ya da güçlüleri mutlu etmek değil. Tam tersine azınlığın, sessizlerin, haksızlığa uğrayanların sesi olmak, onların haklarını aramak ama biz şu anda öyle bir durumda değiliz. Medya kuruluşlarının ekonomi sayfalarına bakın, ekonomi sayfalarında binlerin, on binlerin sorunlarını görmüyorsunuz. Bir iş insanının, bir şirketin problemini sayfalar dolusu görüyorsunuz, öbürlerini göremiyorsunuz. Gazeteci soru sormuyor, ortada tiyatro var, insanlar inanıyor. Bu gazetecilik değil, bir gün tiyatroda perde, alkışlar ya da ‘yuh’larla kapanır. Elbette mevcut gazetelerin, medya kuruluşlarının içerisinde hala bağımsız, hâlâ eleştirel gazetecilik yapmaya çalışan bazı gazeteler, televizyonlar var. Geleneksel medya dışında, Ruşen Çakır’ın kurduğu Medyascope gibi internet medyasında gazetecilik yapmaya çalışan, yapan, çok iyi örnekler sergileyen arkadaşlar da var. Bizler, tek tek çalışıyoruz, bu iş evrilir mi? Galiba biraz zamana ihtiyacımız var. Bu da, hem bizim yaptığımız işin insanlarda göreceği karşılığa, hem de dijital, teknolojik gelişmenin nereye gideceğini görmemize bağlı. Şunu düşünüyorum; gazetecilik her zaman var olacak, çünkü insanın bilgi alma ihtiyacı her zaman devam edecek. Zaman ve mücadele gerekli yani hiçbir şey mücadele etmeden kazanılmıyor.” “Yeni mecraları kullanarak yazmaya, üretmeye devam etmeli” İşsiz kalan gazeteci arkadaşlarına ise Bildirici’nin önerileri şöyle: “Benim, işsiz kalan gazeteciler için önerebileceğim yine yazmaya, üretmeye devam etmeleri, özellikle yeni mecraları kullanmaları. Yeni mecralardan, yeni filizlenmeler olabilir diye düşünüyorum. Biz gazetecileri ayakta tutan, diri tutan her zaman üretmemiz. Kendi adıma, ben yazdıkça güçleniyorum. Her yazdığımda beni işten atanlara, ‘Bak beni işten attınız ama ben yazmaya devam ediyorum, çünkü ben insanlara bilgi aktarmaya önem veriyorum, bu beni var ediyor’ diye bir mesaj veriyorum ve o zaman daha güçlü oluyorum. Hepimizin onu yapması gerekiyor. “Gazeteciler, haklarını savunamıyor çünkü örgütlü değiller” Gazeteciler, toplumda sessizlerin sesi, haksızlığa uğrayanların yanında olması gereken bir mesleğin erbapları, kendi haklarını savunamıyorlar neden? Çünkü kendileri örgütlü değiller. Sendikal örgütlenmenin yeniden onarılması, güçlenmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Şu anda işsiz gazeteciler sorunu, bizim sadece örgütlenmemizle de ilgili değil. Medyanın içinde bulunduğu durum, tekelleşme ve dijitalleşmeyle de ilgili tabii ki. O nedenle, onların da gidişatına bağlı.”Yarın: Gazeteci Semra Topçu medyadaki değişimi anlattı
Editör: TE Bilisim